top of page

''Merhaba, Şu an ofis dışındayım. Acil konular için bana bu blog'dan ulaşabilirsiniz''

Kendimi bildim bileli seyahat etmeyi severim gibi bir giriş yapacağım ama çok manasız olacak. Kim sevmez ki seyahat etmeyi? Benimkisi daha çok bir bağımlılık, bana kendimi gerçekten yaşıyor olduğumu hissettirmek için bir yöntem ya da tedavi diyelim :) 

Evet şanslıyım, gezmeyi seven bir anne babaya sahibim. Geç çocuk yapmaya karar verip bir VW minibüs alıp kıyı kıyı Avrupayı gezen iki tipin çocuğuyum. Artık vakti geldi bir çocuk yapalım demişler ve ben oluvermişim. Beni de küçük yaştan alıştırmışlar. Minibüsün arkasındaki buzdolabını ve porta potti tuvaletimi hatırlıyorum :) Hala da birlikte çok severek tatile çıkıyoruz, ne mutlu bize..

Çocukluk yıllarım ne kadar seyahat ederek geçtiyse de okul ve üniversite yıllarımda pek de bir yere kıpırdamadım. Sonra üniversite bitti ve kurumsal hayat başladı. Dediler ki 9-18 arası geleceksin, 1 yıl izin mizin yok, sonra da yılda 14  gün tatile gidebilirsin. Neeee? 

İşte orada bana bir şeyler oldu. Masa başı kendimi sürekli bir yerler araştırırken buldum, gitmeyecek olsam da okudum, not aldım. Sonra para kazanmaya başlayınca Zara, Mango değil de THY ve Pegasus'a çalışmaya başladım. Wingo fırsatları, Uç uç günleri derken uçak bileti almaya başladım. Resmi tatiller hangi güne denk geliyor, nasıl birleştirip maksimum tatil yaparım diye kafam sürekli çalışıyordu. 2011'de başladığım işimde ilk yıl bir tatil ile başladım, sonra 4-5, sonra da ayda en az bir kere gitmeye başladım. Gittikçe arttırdırdım, her yıl yeni hedefler koydum kendime. Bu arada birkaç ay önce işi de bıraktım ve iyice özgürlüğüme kavuştum :) (edit: çalışmadan bu kadar gezmek pek mümkün olmuyormuş o yüzden tekrar tam zamanlı çalışmaya döndüm o yüzden 'bu değirmenin suyu nereden geliyor' diye soranlara şimdiden peşin cevap vermiş olayım: Çalışıp kazanıyoruz, harcıyoruz)

 

Eşim Burak da çok şükür gezmeyi seviyor ancak vakit geçtikçe bu tatil iştahımdan korkmaya başladı :) O daha çok mantıklı hareket etmeye çalışıyor tatil konusunda ancak kendisi de iş nedeniyle bol bol seyahat etmek zorunda kaldığı için ben de peşine takılıyorum her yere :)

Blog fikri hep aklımda olan bir şeydi fakat hep üşendim, vakit ayıramadım. Seyahat notlarımı sadece kendim için tuttum şimdiye kadar. Tabii ki arkadaşlarıma da çok tavsiye de bulundum. Artık zamanı geldi diye hissediyorum... 

Az izin, çok tatil mottosuyla Out Of Office Blog ile karşınızdayım :) Sizlerle hem seyahat tüyolarımı hem de gittiğim yerlerde en çok sevdiğim mekanları, sokakları, mağazaları, parkları vs paylaşacağım. Asıl amacım içinizdeki gezgini uyandırmak, kısıtlı izin, yoğun iş, para biriktirmem lazım vb. bahaneleri bir kenara bırakıp yaşamaya başlamanızı sağlamak. Heh zaten biletinizi almış ve mekan önerisi arıyorsanız yine doğru adrestesiniz :)

Instagram'a da beklerim :)

Edit: Artık gezilerimize minik oğlumuz Teo da eşlik ediyor. Yani artık #gezginanne unvanını da kazanmış oldum :)

IMG_0898.jpg

Nasıl bu kadar çok geziyorsun?​

Bu soruyu çevremden çok duyuyorum o yüzden cevaplama gereği hissettim :) 

Hayır kocam veya Babam zengin değil, çalışarak kazandığım parayla geziyorum.

Tam zamanlı bir işim var.

Genelde sık sık kısa tatillere çıkıyorum, bu yüzden çok geziyormuşum gibi bir algı oluşuyor.

Önceden çok araştırıp, gezilerimi iyi planlıyorum. Kısa süreliğine gitsem de görmek istediğim her yeri görüp dönüyorum.

Bilet kampanyalarını her gün takip ediyorum, yeri geldiğinde risk alıp çok ileri bir tarihe bilet alıyorum.

Seyahatlerimde daha çok şehri keşfetmek istediğim için otele çok para vermiyorum ancak bazen otele öncelik verizorum. Hostelci hiç değilim.

Günlük hayatımda gereksiz harcamalardan kaçınıyorum. İstanbul'da paramla rezil olacağıma Paris'te yemek yemeği tercih ediyorum. Yine alışveriş vs bunlardan kısıp, tatile yatırıyorum.

Seyahat blogum olduğu için bazı oteller ve turizm şirketleriyle işbirliği yaparak seyahat ediyorum.

 

Sevgiler,

Elif

Seyahat ettiğim ülkeler

bottom of page