top of page
  • Writer's pictureElif Adali

Cape Town Gezi Rehberi

Updated: Jan 20, 2019


Cape Town bana hep aşırı şişirilmiş şehirlerdenmiş gibi gelirdi ve açıkçası kendimi gitmeden önce biraz hayal kırıklığına hazırlamıştım. Bir hayli yanılmışım, süper çıktı! Hatta Top 5 şehirlerim arasına hemen girdi bile. Bana Los Angeles’ı çok ama çok hatırlattı ve en çok doğası beni büyüledi. Bir tatil dönüşü uzun zaman etkisinden çıkamadığım tatillerden biri oldu. Ve mutlaka ikince kez gideceğim bir rota.

Cape Town paylaşımlarımı #ooocapetown hashtaginden takip edebilirsiniz.

Nasıl gidilir ✈️: THY’nin her gün direkt uçuşu var ve yolculuk yaklaşık 11 saat sürüyor. Qatar Airways veya Emirates ile aktarmalı uçmanız da mümkün.

Ne zaman gidilir 📅: Cape Town Güney Yarım kürede yer alıyor ve dolayısıyla bize göre mevsimler ters. Mayıs-Ağustos arası oranın kışı sayılıyor ve hava genelde gündüz 18 derece civarında olup, yağmurlu oluyor. Biz Mayıs sonu gittik ve bazı günler güneşli ve bahar gibiydi, bazı günler ise yağmurlu ve daha serin. Yine de gezmek için gayet keyifli bir havaydı. Bana göre tek kötü yanı havanın 6’ya doğru kararmasıydı. Sahillerin bol bol tadını çıkarıp Türkiye'deki Kış ayları sırasında ısınmak isteyenlere en uygun mevsim Aralık-Nisan arası. Uçak biletlerinde çok aşırı fark olmasa da konaklama fiyatları Yüksek sezonda bayağı bir artış gösteriyor.

Vize 🛂: 90 güne kadar vize yok

Aşı 💉: Herhangi bir aşı yaptırmanıza da gerek yok

Konaklama 🏨: Biz farklı bölgelerde farklı otellerde kaldık ve hepsinden çok memnun kaldık. Kaldığımız tüm otellere göz atmak için tıkla.

Ulaşım 🚋: Cape Town ne yürüyerek ne de toplu taşımayla keşfedebileceğiniz bir şehir. En mantıklısı araba kiralamak çünkü bazı gidilesi yerler 1-2 saatlik mesafede. Kiralama fiyatları ve benzin oldukça uygun ancak tek problem trafiğin ters olması ve direksiyon sağda. Burak’ın da ilk deneyimi olacaktı ama 2-3 saat sonra hemencecik alıştı. Yok ben yapamam diyorsanız UBER çok yaygın ve çok ucuz.

Örnek program 👣: Cape Town’da 1 ay kal desen de sıkılmam ama vaktiniz kısıtlıysa en az 1 hafta ayırmanızı öneririm. Özellikle Yaz aylarında gidiyorsanız aktivite bol ve rahat rahat gezmek açısından en az 1 hafta gerekli.

Cape Town Güvenli mi?

Bu soruyu ben de gitmeden önce çok sordum ve internette araştırınca pek hoş şeyler çıkmıyor. İyi ki aldırış etmeyip gitmişiz. Burak'ın dediği gibi, biz de Danimarka'lı değiliz. Türkiye'yi Avrupalılara sorsan şu an aşırı güvensiz ve tehlikeli bir yer ve asla gitmeyin derler. Cape Town'da elbette tehlikeli veya daha güvenli bölgeler mevcut. Zenginliğin ve aşırı fakirliğin bu kadar dip dibe olduğu bir yerde bu kaçınılmaz. Biz herhangi bir olumsuzluk yaşamadık. Özellikle şehir merkezinde ve trafik ışıklarında çok fazla dilenci var ama genelde kibarca soruyorlar ve devam ediyorlar. Turistik bölgelerde zaten her yerde güvenlik görevlileri ve kameralar var. Önlem olarak tavsiyem; değerli eşyaları hep otel kasasında bırakmak, arabanızı kapalı otoparklara koymak, arabada herhangi bir eşya bırakmamak gibi standart önlemler yeterli. Tenha sokaklara girmeyin, gece çok tek başınıza dolaşmayın yeter. Biz genelde şehirleri hep yürüyerek keşfetmeyi sevenlerdeniz ama özellikle şehir merkezinde bu yürüyüşler çok keyifli olmuyor çünkü adım başı dilenci peşinize takılıyor. Dikkatli ve uyanık olduğunuz sürece çok korkacak birşey yok. Emin olmadığınız zaman her zaman otellere, restoranlara danışabilirsiniz. Her zaman güvenliğinizi sağlamak için yardımcı oluyorlar

Cape Town'daki su krizi: Cape Town ciddi bir kuraklık yaşıyor ve su kaynakları tükenmek üzere. Yerel halka ciddi kısıtlamalar geldi bile ve günlük su tüketimi frenleniyor. Bu yüzden otellerde, restoranlarda hep uyarılar göreceksiniz. Turistlere herhangi bir kısıtlama olmasa da bu konuda duyarlı olmakta fayda var. Oteldeki havluları her gün değiştirtmemek, el yıkamak yerine dezenfektan kullanmak, kısa duş almak ve sifonu az çekmek gibi basit önlemler bayağı bi su tasarrufu sağlıyor. Cape Town'dan döndükten sonra bu konuda daha bilinçli davrandığımı farkettim. Aslında çok geç olmadan biraz daha dikkatli tüketsek bu kaynakları bir fark yaratabiliriz.

Cape Town’da neler yapılır?

Bu liste uzar gider, ben size kısa kısa bizim yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızdan bahsedeceğim.

Boulder Beach

Burası Penguen kolonosi ile meşhur turkuaz denizli koy. Simons Town kasabasına çok yakın ve arabayla yaklaşık 1 saat sürüyor. Boulders Beach’e iki ücretli giriş var, fiyatı kişi başı 76 ZAR. Kleintuin Road tarafındaki girişten girerseniz daha çok penguen görür ancak sadece uzaktan bir seyir platformundan izleme şansınız olur. Tavsiyem Bellevue Road tarafındaki girişten girmeniz. Burada daha az penguen olsa da direkt sahile inip onlara iyice yakın olabilirsiniz. Biz ise hiç giriş ücreti vermeyip Bellevue Road’un oradaki sağdaki girişten girdik. Kapısında Bhurgers Walk yazıyor. Burada dar bir yoldan biraz yürüdükten sonra muhteşem bir koya ulaşıyorsunuz. Biz gittiğimizde sadece 1 penguen vardı ama koy tamamen bizimdi ve su mükemmeldi. Çok soğuk olmasaydı bütün gün burada yüzebilirdim.






Muizenberg: Bu koy renkli kulübeleriyle ünlü. Boulders Beach rotası üzerinde sayılır ve o yüzden uğramaya değer. Kulübelerle resim çektirmek dışında kış aylarında burada pek birşey yok. Ama yazın plajı kesin keyifli olur. Ara sokaklara dalıp grafitilere de bakabilirsiniz.



Cape Point: Burası çoğu zaman Afrika kıtasının en Güney noktası diye anılsa da aslında bu doğru değil. En Güney nokta Cape L’Agulhas. Cape Point en Güneybatı noktası. Burası bir milli park niteliğinde ve girişte kişi başı 176 ZAR ödüyorsunuz. Sonra arabayla bi 15 dkk daha gittikten sonra uç noktaya ulaşıyorsunuz. Burada çeşitli tırmanış rotaları var, tembeller için teleferik de var. Biz turist kalabalığını görüp hızlıca uzaklaştık. Manzara ve okyanusun çılgın dalgalarını izlemek evet, güzeldi ama ben buraya açıkçası çok bayılmadım. Üstelik 2 saat yol gitmeye pek deydi mi emin değilim.



Chapmans Peak Drive: Ah işte sırf bu deneyim için Cape Town’a gidilir. Burası daracık ve virajlı bir yol ve bir yanında okyanus bir yanında devasa dağlar… Bana Need For Speed oyunlarını hatırlattı. Yolu kullanmak için 48 ZAR ücret ödüyorsunuz. Benim için en keyifli deneyimdi. Arada durup manzarayı izleyip ve resim çekebileceğiniz alanlar da var.




Hout Bay: Bu koy ise denizaslanlarıyla meşhur. Şanslıysanız tatlı bir denizaslanıyla yakından tanışabilirsiniz. Biz sadece sudayken görebildik. Aynı zamanda balıkçıların yoğun olduğu bir koy. Fiyat performans açısından çok iyi olan Fish on the Rocks’u kesinlikle tavsiye ederim.


Genelde Muizenberg – Boulders Beach – Cape Point – Chapmans Peak – Hout Bay rotası rahatlıkla 1 günde yapılabilir. Vaktiniz varsa iki güne de bölünebilir tabii.

Camps Bay: İşte burası kalbimi çaldı. İzlediğim en iyi günbatımılarından birini burada izledim. Gün batımı ardından sahildeki mekanlardan birinde yemek + içki çok keyifli. Birşeyler içmek için en popüler mekan Caprice. Biz Bilboa’yı da sevdik. Yemek için et restoranı The Butcher’ı gayet sevdik. Camps Bay'deki evlere ise hayran kaldık ve burada bir ev sahibi olma hayalini kurmaya başladık hemen.





Sea Point: Bir diğer keyifli sahil kasabası. Burası özellikle sahil yürüyüşleri için keyifli. Acıkırsanız ise Mojo Market en iyi adres. Çeşitli yemek alternatiflerin toplandığı bir kapalı food market. Daha uzun boylu bir yemek isterseniz ise The Butcher Shop adlı etçi güzel. Sea Point’e bir de Bondi Beach’deki havuzu andıran bir açık hava havuzu var. Okyanusun üstünde konumlanmış ve manzarası harika. Yaz aylarında keyifli olur eminim.




Table Mountain: Tabii ki Masa Dağı’na çıkıyorsunuz. 5 dkkya çıkan teleferik mevcut. Aranızdaki çılgınlar için ise tırmanış rotaları da var. Biz teleferikle çıktık. Teleferik yolculuğu ise ayrı bir keyif. 360 derece cam olan bu teleferiğin zemini de çıkarken dönüyor. Hava şartlarına göre teleferik bazan kapalı olabiliyor, gitmeden önce web sayfasından kontrol etmeyi unutmayın. Ücret gidiş/geliş için 293 ZAR. Biletleri mutlaka önceden internetten alın ki sıra beklemeyin. Dağa çıktığınızda ise 3 ayrı yürüyüş rotası var. Eşsiz manzaralar, Dassie adlı ultra tatlı hayvanlar size eşlik ediyor. Gün doğumu veya batımına denk getirmeye çalışın derim.





Lions Head: Bu da Cape Town’un diğer simgesi. Buraya çıkmak için teleferik yok, tırmanış var :) Biz aşırılı tembeller olarak o topa girmedik. Arabamızla Lions Head’in yamacında olan Signal Hill’e çıktık. Buradaki manzara da hiç fena değildi.

Bo-Kaap: Bu mahalle yine sık sık Sosyal Medyada gördüğümüz bir yer. Rengarenk şirin evleriyle meşhur. Tam da şehir merkezinde yer alıyor. Evlerin renkli olmasının sebebi zamanında kölelerin tutulduğu bu evlerin o dönemde beyaz olması ve renkler bu kara tarihten kurtuluşu simgeliyor. Evet renkler çok canlı ve tatlı ama ben çok da bayılmadım bu bölgeye.

V&A Waterfront: Burası en turistik ve aynı zamanda en güvenli bölge olarak biliniyor. Bir nevi marina ve aynı zamanda AVM. Kıyıda bir yemek yemek için ya da akşam gezmek için ideal. Biz Den Anker adlı mekanda Belçika birası ve bir takım atıştırmalık yedik ve çok lezzetliydi. V&A Food Market’ı de tavsiye ederim. Genel olarak bana burası çok turistik geldi o yüzden çok da vakit kaybetmedik burada.


Old Biscuit Mill & Woodstock bölgesi: Her şehrin bir Karaköy’ü olacak tabii. Cape Town’da bu bölge Woodstock bölgesi. Burada Old Biscuit Mill yer favorilerim arasına girdi. Cumartesi günleri burada Neighbourgoods Market adlı pazar kuruluyor. Yerel tasarımcılar ve aklınıza gelebilecek her türlü yemek bu pazarda var. Aşırı güzel eşyalar aldık buradan kendimize, sonra da tabii bol bol kalori aldık :) Kahve sevenler için Esspressolab’i tavsiye ederim. Biz bir de Woodstock Gin & Co’dan güel bir Gin aldık souvenir olarak.

Woddstock’da diğer yeme/içme alternatifleri




Şarap bağları: Cape Town bölgesi şaraplarıyla da meşhur. Çok fazla şarap hayranı olmasak da şarap bağlarını bir görelim dedik ve Paarl bölgesinde yer alan Spice Route’a gittik. Cape Town’dan arabayla 45dkk yol gittikten sonra Toskanayı andıran bir ortama girdik. Burası meğer ne güzelmiş! Sadece şarap değil, Barbekücü, Biltongcu, Ginci, Çıkolatacı, Biracı hepsi vardı. Ve en güzeli hepsinde tadım yapabiliyorsun. Burada bütün gün yiyerek içerek geçer. Manzaralar da harika. Biz La Grapperia adlı İtalyan restoranında keyifli bir yemek yedik ve en keyifli yemeklerden biriydi. Tabii ki şarap satın almayı da ihmal etmedik.

Gidebileceğiniz diğer meşhur şarap bağlarından biri de Warwick Wine Estate.




Gardens bölgesi: Burası gece hayatı seven, lokal halkın arasına karışmak isteyen aranızdaki zıpır gençler için ideal bölge. Buralarda tavsiye edebileceğim bir kaç mekan:

  • El Burro Taqueria – Hayatımda yediğim en iyi Taco’yu burada yedim. Her şeyiyle mükemmel bir mekan

  • The Power and the Glory – Şehrin en cool bar’larından biri. Gündüz ise kahvaltı için keyifli

  • Yours Truly – Kloof Street’de keyifli bir mekan.

  • Publik – Yıne akşam birşeyler içmek için tavsiye ederim

  • Junior – Gece pis bir hamburger isterseniz adres burası

  • Jerry’s Burger Bar – Bir diğer güzel hamburgerci

  • The Sorrows – Kaldığımız Cloud 9 otelinin kahvaltısı bu güzel bar’da servis ediliyordu, akşamları ise güzel müzik eşliğinde birşeyler içmek için çok popüler.





CBD: CBD (Central Business District) şehrin merkezi ve çoğu iş yeri bu bölgede. Dolayısıyla bol bol mekan da var. Cape Town’da Yeme/İçme için en zengin bölge diyebiliriz. Özellikle Long Street ve civarında bol bol keyifli mekan var. Ancak geceleri de maalesef güvenlik açısından en tekinsiz bölge. Bir kaç tavsiye:

  • Clarke’s – Süper keyifli bir mekan, hamburgeri ve Crispy Chicken sandviçini tavsiye ederim

  • The Gin Bar – Gin sevenler için güzel bir mekan, gündüz de çikolatacı olarak faaliyet gösteriyor

  • The Crypt Jazz Club – Canlı Jazz konserleri dinlemek için çok keyifli. Eski bir kilisenin içinde. Biz çok zevk aldık, yemekler vasat ama müzik için gidilir

  • Swan Café – Tatlı bir krepci

  • Truth Coffee – Burayı duymayan kalmamıştır. Lahveleri ve kahvaltısı gerçekten başarılı, mekan zaten ayrı olay

  • Haas Coffee – Bölgedeki diğer bir iyi kahveci

  • Tiger’s Milk – Akşam pub tarzı bir yerde güzel yemek için ideal

  • Hail Pizza – Güzel bir pizzacı

  • Bread Milk & Honey – Özellikle kahvaltı için keyifli





Cape Town'da safari: Bu konuda kafamız çok karışık olsa da sonunda gitmeye karar verdik ve iyiki de gitmişiz. Cape Town'dan 4 saat mesafede olan Gondwana Game Reserve'de 2 gece kaldık. Safari deneyimimizi burada ayrıca yazdım.

Onun dışında Cape Town’da yapılacaklar listelerinde sıkça yer alan yerler var, biz bunları pas geçtik o yüzden yorum yapamayacağım.

  • Köpek balıklarıyla kafes dalışı

  • Robben Island turu

  • Lion’s Head’e tırmanış

  • District 6 Museum

Cape Town'da kaldığımız tüm oteller ve için tıkla.

Comments


bottom of page