İlk günümüzü Stone Town’u keşfetmeye ayırdık ve gecenin köründe otelimiz Emerson Spice’a vardık. Otele girer girmez zaman yolculuğu yapmış gibi hissettim. Herşey o kadar güzel ve masalsı dekore edilmişti ki. Odamız Violetta (her odanın ayrı bir ismi ve teması var) tam bir prenses odası gibiydi. Her yerinde mor tonlarında dekore edilmiş ve sanki yüzyıllar önceye ait gibiydi (iyi anlamda, eski dökük anlamda değil). Zaten bu bina eskiden bir Sultan’ın eviymiş sonra Amerikalı Emerson adlı bir beyefendi tarafından otele dönüştürülmüş. Aynı şekilde kardeş oteli Emerson Hurumzi de öyle. Stone Town’da bence kalınacak tek adres burası çünkü hem lokasyon hem servis hem de deneyim olarak gerçekten eşsiz. Odamız Violetta’yı çok sevdik ama Belle adlı odada da biraz gözüm kaldı diyebilirim. Booking.com gibi sitelerde yer almıyorlar o yüzden sadece kendi sayfaları üzerinden rezervasyon mümkün.
Kahvaltı otelin çatı katında servis ediliyor, aynı şekilde burada günbatımı da izleyebilir veya akşam yemeği yiyebilirsiniz. Biz akşam yemeğimizi otelin restoranı olan 'Secret Graden'da ve tek kelimeyle bayıldık. Atmosfer çok keyifli ve romantikti, yemekler ise lezzetli ve uygun.
Öğle yemeği için de Emerson Hurumzi'nin çatısına çıktık. Burada şark köşesi gibi bir alan var ve yerde oturarak yemek yiyorsunuz.
Stone Town'da en az 1 gece kalmanızı öneriyorum ve mutlaka Emerson Spice'da kalın derim. Fiyatlara göz atmak için tıkla.
Comentarios